Metaverse, Yaşam 4.0

Prof.Dr. İsmail Hakkı Aydın 2021-12-31

Metaverse, Yaşam 4.0
-

Bilim ve Teknoloji o kadar süratli ilerliyor, o kadar beklenmedik yenilikler ve sürprizler hayatın karşısına çıkıyor ki, takip etmekte güçlük çekmek ve istikbali tahmin ve şekillendirmek bir yana, bu ürkütücü gelişmelerin sonu nereye varacak diye de kara kara düşünüyorum. Aklım, beynim, kafam karman çorman! Fırtınalar kopuyor, ardı sıra, düzensiz, düzenli, korkunç, beklenmedik, uykusuz ve ümitsiz… Ben bunca kitaptan sonra, “İnsan 3.0, Yeni İnsan, Arketip”i yazdım da, ne oldu… Sonsuz sıfırlarla “Hayatın Sonu”nu yazmama ramak kaldı! 

 

Yarınlar ve istikbaldeki yaşamlar adına, Beyin, Akıl, Düşünce, Nöron, DNA ve Gen Matematiği konusunda makaleler ve kitaplar yazdım. Beyni daha iyi anlayabilmek adına, hiçbir sisteme uymayan matematiğini anlamaya çalıştık. Çalıştıkça da yeni yeni ufuklar açıldı önümüze. Fonksiyonlarından, çalışma sistemine, hatta tümörlerin tıbbi ve cerrahi tedavi yöntemlerini ve müdahalelerini değiştirecek seviyeye kadar, çeşitli argümanlar ve modellemeler gündeme gelmiştir ve gelmeye de devam edecektir.

 

Herkesin herkesle birliktelik yaşayabileceği  bir Âlem olan “Metaverse Sanal Âlemi”nden evvel, buna giden bilimsel gelişmeler üzerinde durmak istiyorum.

 

“Cancer Research”de Temmuz 32, 2021 tarihinde “Mathematical modeling and mutational analysis reveal optimal therapy to prevent malignant transformation in grade II IDH-mutant gliomas.” başlığından online olarak yayınlanan bir makalede, düşük dereceli gliomlarda(Beyin kanserlerinde) matematik modelleme geliştirilmiş ve genomik analizleri yapılmıştır. Bunlar, daha müreffeh bir toplum ve yaşam içindir. Gel gör ki, hayatın akışı, insanlığı bir başka mecraya sürüklüyor.

 

Matematik demişken… Matematik, güzelliğin de esasıdır ve canlıların doğum ve ölümleri arasındaki yegâne çizgidir. Evrenin ve Bilimin hem dili, hem de mührüdür. Ama bilimin akıbeti de, hakikatte cehalet midir acaba… Kâinatın kumaşı da, matematiktir ve farklı farklı titreşen iplikçiklerden örülmüştür! Ayrıca, Kâinatın hikayesi de, bu titreşen iplikçiklerden başlar.

 

Kâinatın ve hayatın yaşanmaz hale getirmesinden, herkes mesuldür. Maddeyi füzyon teknolojisi ile her şeye dönüştürmek mümkündür. Bu sebeple “Her şey, her şeydir” artık! Programlanmış ve programlanabilir genomlar, insanoğlunun yerini almak üzere…

 

Yaşam nereye evriliyor acaba. Bilimle her türlü putları yıkılabiliyor sanıyoruz amma, en basitinden cinsiyet ayrımcılığını bile henüz çözememişiz. “Neuron”da Temmuz 7, 2021 tarihinde “Perspective” bölümünde ‘Gender bias in academia: A lifetime problem that needs solutions.’ başlığında bir makale neşredildi. Yazı geniş birinceleme içinde sorunları irdeliyor ve kişisel ve kurumsal düzeyde önerilerini sunuyordu. Önce farkındalık, sonra aktivite gerektiğini vurguluyordu. Oysa insanlık, hala kendi putlarını yıkamamış ve hayat adına hayırlı bir adım atmaya yeltenememiştir. Marie Curie’nin dediği gibi “I was taught that the way of progress was neither swift nor easy.” 

 

Yoksa, ölmeye hazır olmak, imanın kemâlâtına delil olsa da, “Bilim, Teknoloji ve Medeniyet”, insanlığın ve normal hayatın sonunu mu getiriyordu. Bizi bir başka Âleme mi hazırlıyordu! Keşifler, icatlar devam ediyor. Oysaki insan, en büyük keşfini, kendisini keşfettiği zaman yapmış olacaktır! Bunu farkında değil maalesef. İlahî Adâlet”den dem vuracağına, “Cihanşümul Adâlet”i tesis eylemek için gayrette olmalı insan! Keşke bunu başarabilmiş olsaydı da, biz de bu satırları yazmasaydık! Nitekim, herkes kendince bir din(!) uydurmuş ve inanmış, yaşayıp gidiyor ya…

 

Çok gerilere gitmeye gerek yok. Daha dün gibi… İlk internetin kullanıldığı California’da ARPANET, ve 1930’lu yıllar… Dünyanın ilk programlanabilen bilgisayarı,  1935 ve 1938’li yıllar… Berlin’de 1935-1938 yılları arasında Alman mucit Konrad Zuse tarafından “Dünyanın ilk  programlanabilen bilgisayarı”, “Z 1” geliştirilmişti. 35 mm filmdeki talimatları okuyabilen cihaz, 30.000 metal parçası kusursuz olmadığından, istenen isabette çalışmıyordu. Bu bilgisayar, İkinci Dünya Savaşı’nda bir hava saldırısı esnasında parçalanmıştı. Konrad Zuse daha sonra “Z 2”yi, 1941’de “Z 3”ü ve 1949’da “Z 4”ü geliştirmişti. Z 3, dünyanın ilk programlanabilen, çalışan ve tam otomatik dijital bilgisayarıydı. İkili 22-bit kayan nokta hesaplama özelliğine sahip cihaz, bellek ve hesaplama birimleri olarak telefon rölelerini kullanıyordu.

 

İlk Elektronik Bilgisayar ise, Tommy Flowers’tan… Bilgisayarların elektronik olması gerektiğine inanıyorsak, İngiliz telefon mühendisi Tommy Flowers’ın ilk elektronik bilgisayarı ürettiği iddia edilebilir. “Collosus”, İkinci Dünya Savaşında İngilizler tarafından Alman Yüksek Komutanlığı’nın mesajlarının şifresini çözmekte kullanılıyordu. 

 

Diğer yandan ismini zikredemediğim ter döken birçok bilim insanı ve özellikle de Alan Turing, asla unutulmamalıdır! Hemen şunu da ifade etmeliyim ki, bilim hem dinamik hem de dinamit olsa da, bilimsel intihaller ve hırsızlıklar, haksız şöhrete ve servete de vesile olmuştur tarih boyunca. Nitekim, bilim insanlarında, zaman zaman zihinsel kilitlenmeler ve basiret bağlanmaları olabilmektedir. Bunun da ceremesini kendileri çekerken, nimetinden başkaları faydalanmış ve halen de faydalanmaktadırlar! 

 

Ne sular aktı köprülerin altından, insanlığın ve yaşamın başını döndüren… Şimdi Dünya, “insanlık, genetik, teknoloji, kuantum, holistik evren ve endüstri 5.0, 6.0…”ı konuşuyor, tartışıyor ve bu alanda Ar-Ge ye yatırım yapıyor, bilim ve teknoloji üretirken biz, hala endüstri 2.0 ve endüstri 3.0 arası bir yerlerde, oyunda, oynaşta, sürünmeye ve debelenmeye devam ediyoruz. Robotların yönettiği karanlık ve insansız fabrikalar, Sanayi 4.0’ın nimetleri…

 

Biyoteknolojik gelişmeler sonucunda, ne sadece biyolojik ve moleküler, ne de sadece psikolojik ve sosyolojik varlık olan insanın, insan ötesi bir varlığa dönüştüğünde, “Yaşam 4.0” içerisindeki konum, durum ve fonksiyonunun ne olacağı, avantajları, dezavantajları ve istikbale matuf süreci nasıl etkileyeceği düşünülmelidir. 

 

Metaverse, Yaşam 4.0 için planlanan, makine haberleşmesi, makineler arası internet, nesnelerin haberleşmesi ve iletişim içinde olması, birbiri ile haberleşen sürücüsüz otomobiller, uçaklar ve araçlar çoktan yola çıktı bile… Shannon, Haberleşme Mühendisliğinin ve Matematiğinin temellerini atmış olsa da, Prof. Dr. Erdal Arıkan’ın “Siber Fiziksel Sistemler”, “Polar Kodlama Tekniği” ve “Kutupsal Kodlama Algoritması” fevkalade takdire şayan!  Beynin hafızaya almasını ve öğrenme sürecini ve mekanizmasını ne kadar çok iyi anlayabilirsek, sistemi o kadar çok daha iyi bir şekilde haberleşmeye, hayata ve araçlara adapte edebiliriz. Beyni anlamak ile ilgili olarak, travmaların ve rastlantıların çok etkili olduğu da bilinmektedir.

Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0